top of page

Öncesinde mera olan taşınmaz köy tüzel kişiliğince satılamaz

T.C.

YARGITAY

Sekizinci Hukuk Dairesi

E: 1999/9516

K: 1999/9886

T: 2.12.1999


TAPU İPTALİ VE TESCİL

KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ İLE TAŞINMAZIN İKTİSABI

KÖY MERASI

KÖY YERLEŞİM PLANI


ÖZET : Taşınmazın öncesinin köy merası ve 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinden sonra kamunun yararlanmasına tahsis edilmiş köy boşluğu olduğunun anlaşılması halinde bu gibi yerlerin köy tarafından kararla satışının yapılabilmesi için 20.5.1987 tarih, 3367 sayılı Kanunda ön görülen koşulların yerine getirilmesi gerekir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde 3367 sayılı Kanun uyarınca yapılmış ve onaylanmış yerleşme planının bulunup bulunmadığının araştırılması, plan yapılmış ise dava konusu taşınmazın plan kapsamında kalıp kalmadığının mahallinde yapılacak uygulama ile belirlenmesinden sonra mevcut olup olmadığının araştırılması gerekir.


Taşınmazın öncesinin mera Olduğunun anlaşılması ve plan kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde kamu malı niteliğinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin köy tüzel kişiliğince satışının yasal olmayacağı ve geçersiz olacağı bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisaplarının da mümkün ol hususları düşünülerek sonuca göre karar verilmesi gerekir.

(3402 s. Kadastro K. m. 14, 16)

(3367 s. Köy YPK.)


M.. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Ayvacık Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 30.6.1999 gün ve ..... sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:


Davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.


Dava konusu taşınmaz 18.4.1994 tarihinde yapılan kadastro tespitinde; evvelce Kamunun kullanımına ayrılan yerlerden iken 1969 yılında tutanakta yazılı kişinin tasarruf ve zilyetliğinde bulunduğunu, ancak Ayvacık Mal Müdürlüğünün 12.8.1991 tarih, 44-101/291 sayılı yazısında belirtilen taşınmazlar içerisinde bulunan bu taşınmazın 5.10.1974 tarihli tutanakta belirtilen yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edilmiştir.


Kadastro tutanağında geçen 5.10.1974 tarihli tutanağa göre bu tutanakta mevkii ve hudutları yazılı taşınmazların öncesinin köy merası satılmak üzere köy eski idare heyetince karar alındığı, dava konusu taşınmazında içinde bulunduğu tutanakta yazılı yerlerin 50-60 yıldır mer'a olarak kullanıldığı açıklanmış ve 5.10.1974 tarihli bu tutanak tahdit memuru ile birlikte köy halkından isimleri yazılı kişiler tarafından bilirkişi olarak imzalanmıştır. Kadastro tutanağının dayanağını teşkil eden 5.10.1974 tarihli tutanağa göre taşınmazın öncesinin köy mer'ası olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda araştırmanın Yargıtay İçtihatlarında belirtildiği gibi mer'a ile ilgili araştırmalar şeklinde yapılması, başka bir anlatımla, kadim ve tahsili mer'a araştırması ile birlikte taraf bilirkişi ve tanıklarının komşu köylerden dinlenmesi gerekir.


Oysa mahkemece yerel bilirkişi komşu köyden dinlenildiği halde maddi olayları ve zilyetlik olayı ile birlikte taşınmazın niteliğini açıklamak durumunda olan tanıklar aynı köyden dinlenmiştir. Bu durumda öncelikle taraflardan dava konusu taşınmazı bilen yaşlı kimselerden oluşturulan yerel bilirkişi ve tanık isimleri istenmesi, bunların HUMk.nun 259. maddesi uyarınca taşınmaz başında dinlenmeleri ve taşınmaz niteliği ile birlikte zilyetlik araştırmasının usulüne uygun şekilde yapılması gerekir.


Davacı zilyetlik nedenine dayandığına göre 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi hükümleri uyarınca, davacı yönünden miktar araştırması yapılması ve davacının belgesizden zilyetlik nedeniyle kazandığı taşınmazlar bulunup bulunmadığının Tapu ve Kadastro Müdürlüklerinden sorulması ve Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden de aynı nedenle davacı tarafından açılmış davaların bulunup bulunmadığının tespiti gerekir.


Mahkemece tutanaktaki nitelemeye göre taşınmazın tahsili meralardan olup olmadığı hususunda da araştırma yapılmamıştır. Bu husus araştırılırken öncelikle taşınmazın bulunduğu yerde mer'a tahsisinin bulunup bulunmadığının Köy Hizmetlerinden sorulması, varsa mer'a ve norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mera norm kararına göre tahsis edilen mer'anın menşei, norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim mer'adan mı, yoksa 4753 sayılı Yasanın 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı hususu belirlenmelidir.


Kadastro tespit tutanağı ve bu tutanağın dayanağını teşkil eden 5.10.1974 tarihli tutanağa göre taşınmazın öncesinin köy mer'ası iken köy ihtiyar heyeti tarafından köylünün ev ihtiyacını karşılamak üzere satışına karar verildiği anlaşılmaktadır.


Yukarıda yapılan açıklamalar sonucu taşınmazın öncesinin köy mer'ası ve 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinden sonra kamunun yararlanmasına tahsis edilmiş köy boşluğu olduğunun anlaşılması halinde bu gibi yerlerin köy tarafından kararla satışının yapılabilmesi için 20.5.1987 tarih, 3367 sayılı Kanunda öngörülen koşulların yerine getirilmesi gerekir.


Zira evvelce 18.3.1926 tarih, 442 sayılı Köy Kanununun 44. maddesinin 3. bendi ile ihtiyar meclisine ihtiyaç sahibi köylüye arazi satma yetkisi tanınmış iken bu yetki 11.6.1945 tarih ve 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanununun 64. maddesi ile kaldırılmıştır. Bundan sonra köy tüzel kişiliğinin taşınmaz satışına olanak kalmamıştır. Ancak "Köy Kanununa 7 ek madde eklenmesi hakkındaki" 20.5.1987 tarih ve 3367 sayılı Kanun ile bu Kanunda yazılı koşulların varlığı halinde onaylanmış köy yerleşme planı kapsamında kalan yerler hakkında köy tüzel kişiliğine ihtiyar meclisi kararı ile satış yetkisi tanınmıştır.


Bu Yasa hükmüne göre onaylanmış köy yerleşme planına alınan ve plan kapsamında kalan konut alanları köy genel ihtiyaçlarına ayrılan yerler, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki mer'a, yaylak, seyrengah, yol harman ve panayır yerleri 'gibi alanlar ve Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş taşınmaz mallar yerleşme planının onayı ile hukuksal niteliklerini kendiliğinden kaybederler.


Bu açıklamanın ışığında dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde 3367 sayılı Kanun uyarınca yapılmış ve onaylanmış yerleşme planının bulunup bulunmadığının araştırılması, plan yapılmış ise dava konusu taşınmazın plan kapsamında kalıp kalmadığının mahallinde yapılacak uygulama ile belirlenmesinden sonra plan kapsamında ise Yasada öngörülen diğer koşulların somut olayda mevcut olup olmadığının araştırılması gerekir.


Taşınmazın öncesinin mer'a olduğunun anlaşılması ve plan kapsamında kalmadığının belirlenmesi halinde kamu malı niteliğinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin köy tüzel kişiliğince satışının yasal olmayacağı ve geçersiz olacağı ve bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisaplarının da mümkün olmayacağı hususları düşünülerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar yerine getirilmeden ve araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 2.12.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



İlgili Yazılar

Hepsini Gör

İnşaatçı İpoteği nedir?

Medeni Kanunlar, inşaat sektöründe yaşanan sorunları çözmek için birçok düzenleme içermektedir. Bu düzenlemelerden biri de inşaatçı ipoteği hakkıdır. İnşaatçı ipoteği, yüklenicinin inşaatı gerçekleşti

Kat Mülkiyeti Hukuku

Kat Mülkiyeti

Hukuku

Image by Anirudh Gaur

Tapu iptal ve tescil davaları

520-west-28th-street-z160713-z.jpg

Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi nasıl 

düzenlenir?

Image by Anirudh Gaur

Tapu iptal ve tescil davaları

Sayfa başına dön
bottom of page